İçerisinde pek çok güzellikleri ve hikmetleri barındıran Kurban bayramına bir kez daha ulaşmanın huzurunu, sevincini ve bereketini yaşamaktayız. Bizleri bir Kurban Bayramına daha eriştirdiği için Yüce Rabbimize ne kadar hamdetsek, ne kadar şükretsek azdır.
Her yıl gelen Kurban Bayramı bizlere hem bayramın sevincini, hem de İslâm’ın beş temel ibadetinden hac menasikini getirir. Hac ibadeti ve kurban bayramı bizleri Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Hacer’in hayatına götürürken diğer taraftan İslâm tarihini, Hz. Muhammed Mustafa’nın örnek hayatını, ehl-i beyti, ashab-ı kiramı hafızalarımızda canlandırmamıza vesile olur ve Müslümanlara tarih sahnesinde süreklilik kazandırır.
Kurban bayramı ve hac, barışın esenliğin; birlik içinde duanın, yakarışın; statülerden arınarak eşitlenmenin; kendini bilmenin, tefekkürün, tezekkürün, yenilenmenin; sabrın, nefisleri terbiye etmenin, hiç bir canı incitmemenin, yok etmemenin; çaresizliği gidermenin, yaşama bilincinin, kutlu yürüyüşün; tarihe tanıklık etmenin kutsalı ve geçmişi idrak etmenin; yoksula, kimsesize, çaresize yakınlaşmanın bayramıdır.
Hac vesilesiyle Arafat’ı dolduran Müslümanlar, Allah’la misaklarını yenilerken, bütün dünya Müslümanları kurbanlarını sadece O’nun adıyla keserek ubudiyetlerini tahkim etmektedirler. Arafat’ta ihrama bürünen Müslümanlar artık Allah’tan başka sığınılacak bir melcein olmadığına, farklılıkların birer rahmet olduğuna, tutku ve isteklerin geçici olduğuna; buna karşılık asıl emek verilmesi gerekenin takva olduğuna bilfiil şehadet etmektedirler.
Aslında bayramlar biz Müslümanlar için sevinç günleri olması gerekirken üzülerek ifade edeyim ki; İslâm âlemi olarak son zamanlarda yaşadığımız acılar sebebiyle bayramları hep buruk bir şekilde geçirmekteyiz. İslam ve Müslümanlar zorlu bir süreçten, ağır bir imtihandan geçmekte ve derin hüzünler yaşamaktadırlar.
Millet olarak bizi birbirimize düşürmek, gücümüzü zayıflatmak, kardeşi kardeşe kırdırmak için nice dâhili ve harici oyunlar sergilenmektedir. Nice askerimiz, nice polisimiz, nice masum evladımız şehadet mertebesine ulaşmaktadır. Bu vesileyle ebediyete uğurladığımız aziz şehitlerimize Yüce Rabbim rahmet eylesin! Ailelerine, yakınlarına ve sevenlerine sabır ve metanet ihsan eylesin! Aziz milletimize güç ve kuvvet bahşeylesin! Unutulmamalıdır ki çatışmayı körüklemekten, insanları katletmekten ve insanların kalplerine korku salmaktan medet umanların başarı elde etmeleri mümkün değildir.
Kurban Bayramı vesilesiyle hatırlatmak isterim ki hem Millet olarak, hem de İslâm âlemi olarak yaşadığımız tüm bu acılar, biz Müslümanların birbirine daha çok kenetlenmesine, kardeşlik hukukunun gereklerini yerine getirmede daha hassas olmamıza vesile olmalıdır. Elbette tarihte olduğu gibi bugün de bu zor günleri hep birlikte aşacağız. Ancak bu zor günlerde hepimize düşen büyük vazifeler vardır.
Daha ağır bedeller ödememek için her türlü hile ve tuzağın farkında olmalı, Mümine yakışır bir şekilde basiret ve feraseti elden bırakmamalıyız. Allah’ın yardımıyla yaşadığımız acıların üstesinden gelecek, huzura ve sükûna yeniden kavuşacağız. Müslümanlar, merhametin ve adaletin olduğu bir dünyayı tüm insanlığa göstermelidirler.
Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurt dışında yaşayan millet varlığımızın, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin ve âlem-i İslâm’ın Kurban Bayramlarını tebrik ediyorum.